Perşembe, Şubat 18, 2010

Fırtına


Bulutlu ve çok gri bir havaydı. Güneş yüzünü göstermek istesede bulutlardan o gül yüzünü gösteremez bir haldeydi. Sabah kaçtı bilemiyorum... Bir gün öncesinden, fırtanadan elektrikler kesilmiş bana tahmin etme şansı vermiyordu. Öncelikle doğruldum yataktan... Tatsız ağzımı şapırdatarak ve hafif kaşınarak saatin kaç olduğunu tahmin etmeye çalıştım... Ezan okunalı çok olmamış olmalıydı... Çünkü yine o bet sesli okumuştu ve beni uyandırmıştı uykumdan...

Doğruldum ve kalktım yataktan... çok griydi heryer... ocak sönmek üzere ama duman içindeydi heryer... demek ki ters rüzgar almıştı ev... ama yanan zeytin odunu tütsülemişti tüm yeri... Evde şuursuzca dolaşarak ve anlamaya çalışarak geçti birkaç dakika... Gözüm alışmıştı griliğe, bir seferde giyinip, evden çıkasım geldi... Çünkü biraz daha aydınlıktı sanki dışarısı eve nazaran...

Küçücük bahçe, bol oksijen beni daha uyandırmıştı doğrusu... Komşu evin bahçesinde asılı sütyen, don iç gıcıklayıcı ama benden uzaktı... gözümü ufka diktim. Ama görünen bir şey yoktu... Halbuki bualarda çok sis olmazdı. Çıktım evden, uzaklaştım... hem soğuk hem de karanlıktı... Biran önce aydınlığa atmam gerekiyordu kendimi...

Taptaze çay kokusu çıkardı beni baştan... Orhan Amca çayı demlemiş, gecenin alkolüne rağmen sabaha merhaba demişti besbelli... attım içeriye kendimi selamlayarak oturup çaylarını yudumlayan azınlığı...

Elimle çay istediğimi belli edip, beklemeye koyuldum... Ne tuhaf? Yapacak hiçbir işim yokken, karga bokunu yememişken atmıştım kendimi dışarı... Yeni yeni gelen kahvenin müdavimleri teker teker selamlayarak oturdular her zamanki yerlerine... Gece esen rüzgar ve yağan yağmurun yorumunu yaptılar... Sağlam yağmıştı yağmur ve sağlam esmişti rüzgar... Topal Fadime'nin damadının evinin çatısı uçmuştu... Durkadın Teyze'nin koyunu kayıptı... Vah vahlarla cıkcıklarla gün kendine gelmişti...

Söz dönüp dolaşıp, benim Paşa'nın tavukları çatlamasına gelmişti... Bağlı dedim bağlı... aylardır bağlı... Ne kedi boğuyor ne tavuk çatlatıyor... çok soğuk olursa eve alıyorum... Sobanın başında uyuyor... Onun haricinde hep bağlı... Eeee Orhan Amca tazele bkalım çayları deyip, konuyu değiştirdim...

Fırtına hala kendini hissetiriyor... Dalgalar iki adam boyu... Umarım yaz gelecek... haaa bi de çağlalara zarar vermese ya bu fıtına, yağmur...

Kalın sağlıcakla,

Vosmanius