Pazar, Aralık 05, 2010

Gencim, Değilim, Gencim, Değilim...



Zaman, baş döndürücü bir hızla gelip geçiyor. Çocukluk hatıralarım sanki beyaz perdede seyrettiğim bir film. Zaman, o kadar hızla geçip giderken, ben hiç değişmediğimi düşünürken, kızıma, oğluma bakıp, kandırma kendini diyorum. Ben hala yaşlanmadığımı düşünürken, geçenlerde gittiğim göz doktoru yakın gözlüğü kullanabilecek bir kıvama geldiğimi yüzüme çarparken, ben hala kızımın arkadaşlarının bana “amca” demesini engelleme çabalarındayım.

Korku değil bu yaşlılığa karşı. Lakin sakallarımdaki beyazlar moralimi bozmuyor da değil hani. Ama korkmuyorum yaşlanmaktan ama bir o kadar da kabullenmiyorum. Bu satırları yeni gözlüklerimle yazarken, yine de genç olduğumu düşünmekten alamıyorum...

Genç, neye göre? Yaşlı neye göre? Yoksa hakikaten korkuyor muyum? Kesinlikle hayır ama o kadar çok yaşacak şey hayal ediyorum ki... Yakın bir tarihte bir yaş daha alacağım. Sevgili eşime, bunu bana hatırlatacak ve kaygılandıracak bir hazırlık içine girmemesi konusunda gerekli uyarıyı yaptım.
Kutlamak istemiyorum. Yanlış mı? Bence değil.

İstemiyorum doğum günü kutlamayı. Pasta kesmeyi, hediye paketi açmayı. İcabet edenleri teker teker öpmeyi. Sonrasında, yalnız başıma kaldığımda, eski günleri düşünmeyi. Zaman, o kadar çok hızla akıp geçiyor ki... Ben ki dün ne yediğimi hatırlamayan adam. Kırk yıl evveline dönüp, o nasıl dı bu nasıldı diye düşünmek istemiyorum. Haksız mıyım? Bence değilim.

Çocukluğumdan, bebekliğimden hatırladığım Bir şey var mı diye şöyle bir düşündüğümde, en fazla 3 yaşımdan bir iki şey hatırlıyorum. Daha sonrasında mutluluklarımı, mutsuzluklarımı, heyecanlarımı, gözyaşlarımı, kahkahalarımı, yitip gidenleri, özlemlerimi, aklımdan çıkmayışlarını. Rüyama çok az girmiş olmalarını ve bunun beni mutsuz ettiğini hatırlıyorum.

Hayat, çok ama çok büyük bir hızla akıp gidiyor. Bu hayat biraz öyle biraz böyle... Ama çok güzel... İnanın ki çok güzel... Düşündüm, taşındım. Şimdiye kadar pişman olduğum çok az şey var. İyi ki olmuşum. İyi ki yaşamışım ve yaşayacağım. İyi ki dünyaya 2 adet paha biçilmez hazine bıraktım.

Yarın sabah yine ben, bana "amca" denmemesi için mücadele ederken, kendimi hala genç hissetmeye devam edeceğim. Ne mutlu gencim diyene veya öyle hissedene...

Sevgiyle kalın.

Hiç yorum yok: