Pazar, Haziran 11, 2006


İnsan asansör gibi, inişler çıkışlar... kat arasında kalmalar... Psikoloji çok ilgilendiğim bir konu olmasa da ister istemez içinde buluyorum kimi zaman kendimi. Yazılarımı takip edenler veya beni tanıyanlar bilirler. Hayatım gözlem üzerine kuruludur. Yapı itibari ile pozitif olarak adlandırılan tiplerdenim. Çok karamsarlığa düşmem. Genelde sakin yapılı ama sinirlendim mi tam sinirlenen bir tipim. Sevgi doluyum. Sevginin paylaştıkça arttığını düşünenlerdenim. Tam hizmet sektörü adamıyım. Benim önceliklerim hep geri plandadır. Ama baktığınızda az da egoist değilimdir hani. Nasıl bir paradoks demeyin öyle işte... İş zamanı kendimi kendimi düşünmüyorum işte... ama öz hayatımda inanılmaz benmerkezim... bunu da itiraf edebilecek kadar alçakgönüllüyüm :-)
Şaka bir yana hayatımda radikal kararlar almaya başladığım sıralarda, sonunu çok da fazla düşünmeden aldım. Pişman mıyım? kimi zaman... ama genelinde verdiğim kararların hala arkasındayım... Son birkaç senedir radikal kararlar alma üzerine neredeyse tez yazacak duruma geldim. Bunların bir kısmı hakikaten doğru kararlardı. Kimisi için doğru diyemem... Ama bu bir gerçek ki yaş kaç olursa olsun insan sürekli öğreniyor, öğrenecek ve en önemlisi öğrenmeli... hayatında hiç bal yememiş bir insanın balın tadı hakkında yorum yapması kadar yanlış birşey olabilir mi?
Yine Onur arkadaşım tarafından çekilmiş bir resmin yanına yazı yazarken, böyle bir güzellik olabilir mi? diye düşünmekten kendimi alamıyorum. Böyle bir cennette strese, kavgaya gürültüye yer yok ve olmamalı. Hayatı dibine kadar yaşayıp, gün gelip göçtüğünde de ardından, güzel sözlerin sarfedilmesini sağlayabilmek güzel olur ve hedefimdir...
Bu manzara karşısında gittiği yere kadar içebilmeli, keyif alabilmeli ve sadece manzara olarak görmemelisiniz... Bugün Onur bana bu resimleri teslim ettiğinde, ona da izah ettiğim gibi bazı resimler vardır ki sana bir hikaye anlatır ve sen sen bu kurguya göre yazıverirsin hikayeyi...
Bana buralar çok hikayeler anlatıyor... hepsini yazamıyorum, yazamam çünkü ayırt edemezsiniz başroldeki ben miyim yoksa bir başkası mı? yeterince dertli başıma dert almak istemememden, bir kısmını kendime saklıyorum. Belki yaşlılığımda yayına sokarım diye...
Evli bir adam için aşk hikayesi yazmak tehlikelidir. Çünkü ne kadar hayalperest olduğun bilinirse bilinsin. Sana mal edilir. Ama bilmezler ki ben herkesin hayatı benden gözlemlenip, akar ya dile gelir ya da klavyeden dökülür :-)
Bu akşamlık bu kadar yeter. Vay be özlemişim yazı yazmayı... söz valla bundan sonra daha sık yazacağım... Zaten yazma dönemine girmiş olduğumu hissediyorum...

Kalın sağlıcakla,

Vosm@nius


Speyşıl tenks : Photo by Onur Bayülken 2006

Hiç yorum yok: