Cuma, Ocak 16, 2009

Aşıklar Masası

eser : aşıklar masası kaynak : tablocu.com

Köşeyi döner dönmez karşısına çıktı. Görmezlikten gelemeyecek kadar gözgöze gelmişlerdi. Yağmur bastırmıştı. Gök gürlüyordu. Kafasını sola çevirdiğinde bir cafe gördü. Hemen ve çeviklikle kolundan tutup içeri soktu. Bar doluydu. Şömineye yakın iki kişilik bir masa vardı. Oraya yöneldiler. Kızın ağzını bıçak açmıyordu. Ama adamın söyleyecek sözü çoktu. Masaya adeta çöktüler. Kız sürekli gözlerini kaçırıyordu adamdan. Saçlarından akan yağmur damlalarına aldırmaksızın söze girdi adam.
- Neden? neden?
Kız hiç oralı gözükmüyordu. dışarı kaçırdığı gözleri ile sistemli olarak bacaklarını titretiyordu. Adam kıza uzun uzun baktıktan sonra tekrar daha kararlı bir tonla sordu.
- Neden?
Kızın gözleri dolmuş, söyleyeceklerini kurguluyorken, adam sıkıca ellerini kavradı. şevkatli gözlerle ona bakıyordu. Kız bakışlarını adamın ellerine yöneltti. Adamın ellerini çok severdi. Biraz eskiye gitti. o ellerin vücudunda dolaştığı zamanlara... İçi ürperdi. gözlerindeki yaşlar, gözlerine sığmaz olmuştu. Koyverdi. hıçkıra hıçkıra... Adam gözyaşlarına dayanamazdı. Ama bu gözyaşları onu yumuşatmak için değildi. Kız kendince bir takım sebepler sundu ayrılığa... Adam hiçbir anlam veremedi. Anlamadı, anlamayadı... baka kaldı. O sırada garson geldi masaya sipariş almak için. Fakat gözyaşları içindeki çifti görüp, hemen diğer masaya yöneldi... Adam duydukları karşısında tatmin olmamış, başka nedenler arıyordu ayrılığa... Fakat kızın öyle çetrefilli bir sebebi yoktu... kendince sebep buydu ve kendince haklıydı. Bir müddet sessizlik oldu masada... Adam dışarı akıttığı gözyaşlarını kontrol altına alıp, içine akıtmaya başladı... İçi acıyordu. Ayağa kalktı. Kız bir hamle yaptı "Gitme" dercesine... hatta öyle baktı. Ama adam tüm bunların çok geç hamleler olduğunu düşündü kendince...
Arkasını döndü ve sağanak yağmurun altında yürümeye başladı... Yağmur o kadar çok yağıyordu ki, bir an bu yağmurun tüm acılarını vücudundan ayırmasını diledi adam... Ama dileği tutmadı...
Aradan seneler geçti. Aynı kafenin önünde, kıvır kıvır saçlı bir kız gördü adam. Çok heyecanlandı. Kıvrak bir hamleyle yıllar önce ayrıldığı kız olup olmadığına baktı... Değildi... Sonra bir an düşündü. Zaten o kızın yüzü artık hayallerinde canlanmıyordu ki... Canlı kalan sadece tertemiz sevgisiydi... Gözünü kapattığında onu göremez olmuştu... Şimdi kendi kendine sorma sırasıydı...
-Neden?
Hiçbir zaman bilemedi...

Kalın sağlıcakla,

Vosmanius

Hiç yorum yok: